1. Anasayfa
  2. Yargı Kararları

Miras Bırakanın Tüm Malvarlığı Nasıl Tespit Edilir? (Yargı Kararlarıyla)


0

Miras Bırakanın Tüm Malvarlığı Nasıl Tespit Edilir? (Yargı Kararlarıyla)

Miras bırakanın ölümünden sonra geriye kalan malvarlığının tespiti, yalnızca teknik bir işlem değil, miras hukukunun omurgasını ayakta tutan en temel kurumdur. Çünkü mirasın paylaşımı, saklı payların korunması, denkleştirme ve tenkis davalarının sağlıklı biçimde yürütülmesi, ancak terekenin kapsamının doğru ve güvenilir biçimde belirlenmesiyle mümkündür. Bu sebeple terekenin tespiti, tarafların mülkiyet ihtilaflarını çözmek ya da paylaştırmayı gerçekleştirmek amacıyla değil, mirasın bütünlüğünü muhafaza etmek ve hak sahiplerinin menfaatlerini güvence altına almak için öngörülmüş koruyucu bir önlemdir.

Tereke Nedir? – Külli İntikal

Tereke; murisin ölüm anında mevcut, mirasçılara geçişi mümkün tüm mal, hak, alacak ve borçların bütünüdür. TMK 599 uyarınca külli intikal esastır: Kanunda öngörülen ayrık haller saklı kalmak kaydıyla murisin aynî hakları, alacakları ve zilyetlikleri, ayrıca bir işleme gerek olmaksızın ölümle birlikte mirasçılara geçer. Atanmış mirasçılar da aynı esasa tabidir. Bu nedenle terekenin doğru tespiti, sonradan yapılacak paylaştırma, denkleştirme ve tenkis işlemlerinin zemin kaydı niteliğindedir.

Mahkemenin Terekeye İlişkin Araştırmaları

  1. Taşınmaz Mallar (Tapu Araştırması)
    • Sulh hâkimi, terekeye dâhil taşınmazların tespiti için Tapu ve Kadastro Müdürlüklerine müzekkere yazar.
    • Miras bırakanın T.C. kimlik numarası üzerinden Türkiye genelindeki tüm tapu kayıtları araştırılır.
  2. Banka Hesapları ve Mevduatlar
    • Bankalar Birliği Risk Merkezi ve ilgili banka şubelerine yazı yazılarak, miras bırakan adına açılmış hesaplar, mevduatlar, vadeli-vadesiz hesaplar ve kiralık kasa bilgileri istenir.
  3. Borsa ve Menkul Değerler
    • Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) ve Borsa İstanbul (BİST) üzerinden, miras bırakanın adına kayıtlı hisse senetleri, tahviller ve diğer sermaye piyasası araçları sorgulanır.
  4. Sigorta Poliçeleri ve BES Hesapları
    • Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM)’ne müzekkere yazılarak, bireysel emeklilik hesapları ve sigorta poliçeleri araştırılır.
  5. Araç Kayıtları
    • Emniyet Genel Müdürlüğü / Trafik Tescil birimlerinden, miras bırakan adına kayıtlı araçların listesi istenir.
  6. Vergi ve Mali Kayıtlar
    • Vergi Daireleri ve Gelir İdaresi Başkanlığı üzerinden mükellefiyet, vergi borcu, ticari faaliyet ve varsa şirket ortaklık payları araştırılır.
  7. Şirket Ortaklıkları
    • Ticaret Sicil Müdürlükleri / MERSİS kayıtlarından, miras bırakanın ortak veya yönetici olduğu şirketler sorgulanır.
  8. Sosyal Güvenlik Hakları
    • SGK üzerinden emeklilik, ölüm aylığına esas prim günleri, iş kazası tazminatı vb. haklar araştırılır.
  9. Taşınır Mallar ve Kıymetli Eşyalar
    • Ev eşyaları, ziynet eşyaları ve üçüncü kişilerde bulunduğu bildirilen mallar için keşif yapılabilir; gerekirse yediemine teslim edilir.
  10. Kripto Varlıklar
  • Mevcut durumda doğrudan resmi bir merkezi kayıt sistemi yoktur. Ancak mahkeme, mirasçıların bildirdiği borsa hesapları için ilgili kripto platformlarına yazı yazılmasını isteyebilir. Ayrıca MASAK kayıtları üzerinden hareket yapılması da mümkündür.
  1. Diğer Araştırmalar
  • PTT: posta çeki hesapları veya kıymetli evraklar için.
  • Kooperatifler / Dernekler: ortaklık payları veya alacaklar için.
  • Tapu dışı taşınmaz hakları (ör. üst hakkı, intifa hakkı) için ilgili özel kurum veya idarelerden bilgi istenir.

Terekenin Aktifi–Pasifi

Aktif, murisin ölüm ânındaki malvarlığı kıymetlerini ve iadeye/tenkise tabi kazandırmaları; pasif ise TMK 507/2 kapsamında murisin borçlarını, cenaze ve yazım/mühürleme giderlerini ve bakım/nafaka niteliğindeki zorunlu kalemleri içerir. Net tereke, aktiften pasifin indirilmesiyle bulunur; bu net değer, saklı paya tecavüz ve tasarruf edilebilir kısmın hesabında referans alınır. Yargıtay HGK, 07.07.2010, E. 2010/1-360, K. 2010/372: Net terekenin hesaplanmasında, mirasın açıldığı tarihteki rayiç değerlerin esas alınması gerektiği belirtilmiştir.

Terekeye Eklenmeyen Haklar – İstisnalar

Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar (ör. intifa, sükna, şahsa bağlı talep hakları), aile hukukundan doğan devam eden statü hakları, destekten yoksun kalma tazminatı, dul–yetim aylığı, emeklilik ikramiyesi, işçinin ölümü hâlinde TBK 440 tazminatı gibi kanunen doğrudan hak sahiplerine ödenen menfaatler terekeye girmez. Buna karşılık, murisin muvazaa nedeniyle iptali istenen temlikleri, gizli bağış niteliğindeki ödemeler ve iadeye/tenkise tabi kazandırmalar, şartlarıyla ekleme (ilave) hesabına konu edilir.

Terekenin Tespitinin Niteliği: Delil Tespiti
Tereke tespiti davaları, Yargıtay uygulamasında delil tespiti niteliğinde görülmektedir. Bu davaların amacı, miras bırakanın ölüm anındaki malvarlığını kayda geçirmekten ibarettir; mülkiyetin kime ait olduğunu belirlemek veya taraflar arasındaki hak iddialarını çözmek değildir.

  • Yargıtay 14. HD, 11.06.2019, E. 2016/6394, K. 2019/5096
    Kararda, “Tereke tespiti davaları delil tespiti niteliğinde olup, istihkak davası değildir” denilmiştir. İstihkak iddiasının ise ayrı bir dava ile ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiştir.
  • Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 16.01.2019, E. 2016/18438, K. 2019/381 sayılı kararında, terekenin tespiti isteminin yalnızca koruma ve tedbir niteliğinde olduğunu; işlemler tamamlandıktan sonra mahkemenin terekeden el çekmesi gerektiğini belirtmiştir. Kararda, “Terekenin tespiti davası, mirasın paylaşımını sağlamaz; tasfiye veya paylaştırma sonucu doğuracak şekilde hüküm kurulamaz” denilerek, tereke tespiti ile miras paylaşımı arasındaki sınır çizilmiştir.

Başvuru Ehliyeti
Terekenin tespiti istemi, her bir mirasçı tarafından tek başına yapılabileceği gibi, mirasçıların birlikte başvurusu ile de gündeme gelebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 589. maddesi ve Tüzük m. 40 bu konuda dayanak teşkil etmekte; uygulamada da tek mirasçının başvurusu yeterli kabul edilmektedir. Vesayet altındaki mirasçılar yönünden ise başvuru, kanuni temsilcileri tarafından yapılır.

Mirasa İlişkin Davalarda Yetkili ve Görevli Mahkeme
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun (MÖHUK) m. 43’e göre:
“Mirasa ilişkin davalar ölenin Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, son yerleşim yerinin Türkiye’de olmaması hâlinde terekeye dâhil malların bulunduğu yer mahkemesinde görülür.”
Bunun yanında, Türk Medeni Kanunu m. 576 ve ilgili hükümler uyarınca mirasa ilişkin davalarda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.

Terekenin Tespitinde Süre Sorunu
Terekenin tespiti, koruma önlemi niteliğinde olduğundan herhangi bir süreye bağlı değildir. Bu husus Yargıtay kararlarında da açıkça vurgulanmıştır.

  • Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 12.11.2015, E. 2912, K. 10217
    Kararda, “Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işlemi, kural olarak bir süreye bağlı olmayıp, bu önlemin alınması olanaksız veya yararsız hâle gelmedikçe tereke paylaşılmadığı sürece istenebilir.” ifadesine yer verilmiştir.
  • Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 22.03.2021, E. 2018/61, K. 2021/1966, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi, 2019/1972 E., 2020/602 K. Bu kararlarda da aynı doğrultuda, terekenin tespitinin bir koruma önlemi olduğu ve süresiz olarak talep edilebileceği belirtilmiştir.

Re’sen Koruma Yükümlülüğü
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 15.12.2010 tarihli kararında (E. 2009/18886, K. 2010/21144), Türk Medeni Kanunu’nun 589. maddesi uyarınca sulh hâkiminin terekenin korunması için gerekli önlemleri yalnızca istem üzerine değil, kendiliğinden (re’sen) de alabileceği belirtilmiştir. Kararda, miras bırakanın başka bir yerde vefat etmesi hâlinde, o yer sulh hâkiminin durumu derhal yerleşim yeri sulh hâkimine bildirmesi ve ölüm yerindeki malların korunması için gerekli tedbirleri alması gerektiği de vurgulanmıştır. Bu tedbirler; terekeye ait malların yazımı, mühürlenmesi, resmî yönetimi ve vasiyetnamenin açılması gibi işlemleri kapsamaktadır.

Yargılama Akışı – Bilirkişi

Çekişmesiz yargı çerçevesinde mahkeme, mirasçı beyanlarını ve kurum cevaplarını topladıktan sonra genellikle bilirkişi görevlendirir. Rapor, aktif–pasif, ekleme kalemleri ve ölüm anı rayiçleri üzerinden net terekeyi ortaya koyar

Terekenin Tespitinde Kanun Yolları: İstinaf ve Temyiz
Terekenin tespiti, korunması ve yönetilmesine ilişkin sulh hâkiminin kararları nihai hüküm niteliğinde değildir. Çünkü bu kararlar, yalnızca terekenin muhafazası ve hak sahiplerine intikalini sağlamak üzere alınan geçici nitelikteki koruma önlemleridir (TMK m. 589). Bu sebeple, Yargıtay’ın yerleşik içtihadına göre, bu tür kararlara karşı temyiz yoluna gidilemez. Nitekim Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 22.03.2021 tarihli kararında (E. 2018/61, K. 2021/1966), terekenin tespiti kapsamında verilen kararların temyiz edilemeyeceğini açıkça belirtmiştir.
Bununla birlikte, bu kararlar tamamen denetim dışı da değildir. İstinaf yolu açıktır. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 2021/2799 E. ve 2021/2802 K. sayılı kararında, TMK m. 589 kapsamındaki koruma önlemlerine ilişkin sulh hâkimi kararlarının istinaf incelemesine tabi olduğunu vurgulamıştır.
Sonuç olarak, terekenin tespitine dair sulh hâkimi kararları temyize kapalı, istinafa açık kararlardır. Böylece, kararların üst dereceli bir mahkeme tarafından denetlenmesi mümkün olmakta, ancak Yargıtay aşamasına taşınmaları engellenerek yargılamanın hızlı ve işlevsel kalması sağlanmaktadır.

Resmî Defter Tutulmasına Karar Verilecek Hâller
Resmî defter, terekenin korunmasına yönelik olağanüstü bir önlemdir ve her somut durumda kendiliğinden uygulanmaz. Türk Medeni Kanunu’nun 626. maddesi ile “Türk Medeni Kanun’un Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük”ün 40. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, resmî defterin tutulmasına ancak belirli şartlar altında karar verileceği anlaşılmaktadır.
Buna göre:

  • Mirasçılar arasında vesayet altına alınmış veya alınması gereken bir kimse varsa,
  • Mirasçılardan biri uzun süredir ortada yoksa ve onun adına hareket edecek bir temsilci de bulunmuyorsa,
  • Bu koşullar altında, mirasçılardan ya da diğer ilgililerden biri, ölüm tarihinden itibaren bir ay içinde sulh hâkimine başvurduğu takdirde, hâkim terekenin resmî defterinin tutulmasına karar verir.

Resmî defter tutulması, Türk Medeni Kanunu’nun 626 ve devamı maddeleri ile “Türk Medeni Kanunun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzük”ün 40–44. maddeleri uyarınca belirli bir prosedüre tabidir.

Öncelikle mirasçılar, miras bırakanın son yerleşim yeri sulh hâkimine sözlü veya yazılı başvuruda bulunarak resmî defterin tutulmasını talep edebilir. Sözlü başvurular tutanağa geçirilerek imza altına alınır.

Başvurunun ardından sulh hâkimi, terekedeki alacaklı ve borçluları ilan yoluyla çağırır. İlan iki defa yapılır ve ilanlar arasında en az bir ay bulunur. Ayrıca, ikinci ilandan sonra alacak ve borç bildirme süresi de en az bir ay olmalıdır.

Defter, hâkim gözetiminde görevli kâtip tarafından düzenlenir. Bu deftere miras bırakanın:

  • Taşınır ve taşınmaz malları,
  • Alacak ve borçları,
  • Üçüncü kişilerin elinde olup da istihkak iddiasına konu edilen malları

ayrıntılı şekilde kaydedilir. Taşınır mallar sıra numarası altında cins, tür, adet, değer ve bulundukları yer belirtilerek; taşınmaz mallar ise tapu kayıtları ve üzerlerindeki sınırlı aynî haklarla birlikte yazılır.

Defter tutulması sırasında terekenin zarar görmemesi için bazı zorunlu yönetim işlemleri yapılabilir. Örneğin, acele tamiratların yapılması, olgunlaşmış mahsullerin toplanması ya da muhafazası hâlinde değer kaybına uğrayacak malların satılması sulh hâkimi denetiminde gerçekleştirilebilir.

İlanda belirtilen alacak ve borç bildirme süresi dolduğunda resmî defterin tutulması sona erer. Defterin her sayfası mühürlenerek hâkim ve kâtip tarafından imzalanır, ardından en az bir ay süreyle ilgililerin incelemesine açık tutulur.

Bu aşamadan sonra ise Türk Medeni Kanunu’nun 626–630. maddeleri uyarınca defterin tutulmasının sonuçları devreye girer.

Yargıtay Uygulaması
Yargıtay, resmî defter tutma işleminin kapsamına ve niteliğine ilişkin çeşitli kararlar vermiştir. Örneğin:

  • Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 2016/16104 E., 2017/4311 K., 22.03.2017 T. kararında;
    “Resmî defter, terekenin aktif ve pasifinin ayrıntılı şekilde ortaya konulmasına hizmet eden bir koruma önlemidir. Bu deftere yalnızca mevcut mal ve borçlar değil, üçüncü kişilerde bulunan ve istihkak iddiasına konu edilen mallar da kaydedilmelidir.” denilerek Tüzük hükümlerine paralel bir yorum yapılmıştır.

Terekenin Tespiti ve Koruma Önlemi
Defter tutma işlemi, mirasın paylaşımına ya da başka bir özel hukuk ilişkisine doğrudan esas alınmaz. Bu yüzden malların değerleri yazılmaz; yalnızca malvarlığı tespit edilir (Yargıtay 14. HD, 11.09.2018, E. 2016/527, K. 2018/5514).

Sulh hâkimi, tespit edilen malların korunması için gerekli tedbirleri alır:

  • Terekeye ait olduğu bildirilen mallar deftere geçirilir,
  • Muhafazası mümkün olmayanlar satılarak paraya çevrilir,
  • Para ve döviz bankaya yatırılır,
  • Ziynet eşyaları mahkeme kasasına alınır,
  • Diğer mallar güvenilir kişilere yediemin sıfatıyla teslim edilir.

Önlem gerektiren durumlar ortadan kalktığında, tereke hak sahiplerine teslim edilir (Tüzük m. 32). Ancak, terekeyi reddeden mirasçıya teslim kararı verilemez (Yargıtay 8. HD, 07.11.2014, E. 2014/850, K. 2015/20512). Ayrıca mirasçıların tamamının onayı olmadıkça, devam eden bir istihkak davasını konusuz bırakacak veya paylaşım sonucunu doğuracak şekilde tereke mallarının bir kısmı teslim edilemez (Yargıtay 8. HD, 01.10.2014, E. 2013/13009, K. 2014/17643).

Sulh Hukuk Mahkemesinde 2025 Yılı Harç ve Giderler

Terekenin tespiti davası, çekişmesiz yargı kapsamında maktu harca tabidir. 2025 yılı için gider avansıyla birlikte ortalama 2.500 TL-3.000 TL ödenir. Yargılama sırasında bilirkişi veya keşif yapılması gerekirse ayrıca birkaç bin liralık ek masraf çıkabilmektedir.

Bu masraflar başlangıçta başvuran mirasçı tarafından karşılanmakta; ancak dava sonunda tereke üzerinden mahsup edilmektedir.

Paylaş

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir