Sahte Veya Hatalı Mirasçılık Belgesine Dayalı Yolsuz Tescil (Yargı Kararlarıyla)
1.Giriş
Mirasçılık belgesi, mirasın devri için yeterli görülse de, her zaman gerçeği temsil etmez, aksi her zaman ispat edilebilir. Hatalı ya da sahte düzenlenen belgelerle yapılan tesciller, hak sahibi olmayan kişileri malik gibi gösterir ve tapu sicilinin doğruluğunu bozar. Bu tür işlemler sadece bireysel mağduriyet yaratmaz; mülkiyet sisteminin güvenilirliğini de sarsar. Bu yazıda, geçersiz mirasçılık belgelerine dayanılarak yapılan yolsuz tesciller, Türk Medeni Kanunu ve Yargıtay kararları çerçevesinde değerlendirilecektir.
- Mirasçılık Belgesi (Veraset İlamı) ve Hukuki Niteliği
Türk Medeni Kanunu’nun 598. maddesine göre, mirasçılık sıfatı veraset ilamı ile ispat edilir. Bu belge, sulh hukuk mahkemesi veya noter tarafından verilir ve çekişmesiz yargı işidir. Başvuru hasımsızdır ve süreye tabi değildir.
Veraset ilamı, terekeye ilişkin işlemlerde temel dayanak kabul edilir. Ancak kesin hüküm niteliği taşımaz; hatalı ya da eksikse iptal veya düzeltme talep edilebilir.
Tapu müdürlükleri bu belgeyi şeklen dikkate alır. Ancak kamu düzeni gereği, gerektiğinde içeriğini de inceleme yetkisi vardır.
- Yolsuz Tescil ve Mirasçılık Belgesine Dayalı Tescillerde Uygulaması
Aynî hakların kazanılması için tapuya tescil gerekir. Ancak bu tescilin geçerli sayılması, hukuki bir sebebe dayanmasına bağlıdır. Tescil şeklen doğru olsa da, dayanağı geçersizse sonuç doğurmaz.
Türk Medeni Kanunu’nun 1024. maddesi, hukuki sebebi olmayan tescili yolsuz olarak tanımlar. Böyle bir durumda, TMK m. 1025’e göre hak sahibi tapu iptal ve tescil davası açabilir.
Sahte veya eksik mirasçılık belgesine dayanılarak yapılan tesciller de bu kapsamdadır. Çünkü mirasın intikali, tüm mirasçıların ortak iradesini gerektirir. Bu irade yoksa yapılan işlem geçerli olmaz.
- Geçersiz Mirasçılık Belgelerine Dayalı İşlemlere İlişkin Yargı Uygulamaları
4.1. Yolsuz tescilin iptali adli yargının konusudur Hatalı veraset ilamına dayanılarak yapılan tescil yolsuzdur ve bu işlemin iptali idari değil adli yargıda görülür. Yargıtay 1. HD, 2013/16228 E., 2014/1729 K.
4.2. Veraset ilamına karşı açılan dava bekletici mesele yapılmalıdır Veraset ilamına yönelik iptal davası devam ederken, buna dayalı tapu davası bekletilmelidir. Yargıtay 1. HD, 2022/8585 E., 2023/4282 K.
4.3. Sahte veraset ilamı yolsuz tescil oluşturur Mirasçı olmayan birinin sahte belgeyle yaptığı tescil geçersizdir. Sicile güven ilkesi de uygulanmaz. Yargıtay 1. HD, 2015/7536 E., 2016/1543 K.
4.4. Sahte belgeyle ilk elden edinim korunmaz Sahte belgeye dayanılarak yapılan ilk tescilde iyi niyet savunulamaz. İşlem baştan geçersizdir. Yargıtay 1. HD, 2008/11411 E., 2009/2328 K.; 2005/10985 E., 2005/12581 K. İBK, 27.12.1939 tarih, 11/60 sayılı karar
4.5. Zincirleme devirlerde de geçersizlik devam eder Sahte belgeyle önce mirasçılara, sonra üçüncü kişilere yapılan devirlerde de işlemler yolsuzdur. İlk elden devralan için iyi niyetin önemi yoktur. İkinci el alıcının iyi niyeti ise şekli kayıtlara değil, somut olgulara göre değerlendirilir. Yargıtay 1. HD, 2022/5902 E., 2023/2686 K.; 2019/5002 E., 2020/732 K.
4.6. Ketm-i verese davaları süresizdir; gerektiğinde tazminata çevrilebilir Mirasçıların gizlenmesine dayalı tapu iptal ve tescil davaları zamanaşımına tabi değildir. Taşınmaz el değiştirmişse, talep tazminata dönüştürülebilir. Tazminat davası için süre, ayni hakkın fiilen sona erdiği tarihten itibaren başlar. Yargıtay 1. HD, 2012/5158 E., 2012/8301 K.; İBK, 1948 tarih, 10/3 sayılı karar
- Yolsuz Tescil ve Üçüncü Kişilerin İyi Niyetinin Korunması
Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi, tapu siciline güvenerek aynî hak kazanan üçüncü kişilerin bu kazanımlarının korunacağını düzenler. Ancak bu koruma, yalnızca iyi niyetli kişilere yöneliktir.
Buna karşılık, TMK m. 1024/1, yolsuz tescilin varlığı hâlinde, bunu bilen veya bilmesi gereken kişilerin sicile dayanamayacağını açıkça belirtir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, geçerli bir hukuki sebep bulunmayan tescillerin yolsuz sayılacağı ifade edilmiştir. Üçüncü fıkra ise, yolsuz tescilden zarar gören kişinin, bu durumu iyi niyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan ileri sürebileceğini düzenler.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2021/10664 E., 2022/2311 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, sicil güvenliği ancak hukuki zemini sağlam işlemlerle mümkündür. Gerçek hak sahibinin, kötü niyetli kişilere karşı her zaman ileri sürebileceği bir hak alanı vardır.
- Sicile Güven İlkesinin Uygulanması
Türk Medeni Kanunu’na göre, tapu siciline güvenerek aynî hak edinen üçüncü kişiler iyi niyetli olmaları hâlinde korunur (TMK m. 1023). Ancak yolsuz tescili bilen veya bilebilecek durumda olan kişiler bu korumadan yararlanamaz (TMK m. 1024/1).
Sahte belgeye dayalı işlemlerde iyi niyet iddiası kabul edilmez. Çünkü böyle bir işlem baştan itibaren geçersizdir.
Bir kişinin iyi niyetli sayılabilmesi için, tescilin yolsuz olduğunu bilmemesi ve makul bir dikkatle bilebilecek durumda olmaması gerekir. TMK m. 3 uyarınca, gerekli özeni göstermeyen kişiler iyi niyetli kabul edilemez.
Örneğin; tescil mevcut belgelerle çelişiyorsa, taşınmaz olağandışı düşük bedelle devredilmişse veya taraflar arasında yakın bir ilişki varsa, iyi niyet iddiası zayıflar.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2023/3337 E., 2025/555 K. sayılı kararında da bu tür durumların iyi niyet karinesini çürütmeye yeterli olduğu belirtilmiştir.
- Tapu İptal ve Tescil Davası Açma Hakkı
Yolsuz tescil durumunda, gerçek hak sahibi – örneğin gerçek mirasçı – Türk Medeni Kanunu’nun 1025. maddesine dayanarak tapu iptal ve tescil davası açabilir. Bu dava, asliye hukuk mahkemesinde ve taşınmazın bulunduğu yerde açılır.
Genel olarak bu dava türünde bir hak düşürücü süre yoktur. Ancak Kadastro Kanunu’nda, kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden sonra 10 yıl içinde açılmayan bazı davalar süre yönünden reddedilir. Bu kural, sadece kadastro öncesi nedenlere dayanan davalar için geçerlidir.
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2021/7083 E., 2022/8508 K. sayılı kararında, bir kişinin mirasçı olup olmadığının kadastro öncesi bir neden sayılamayacağı açıkça belirtilmiştir.
Bu nedenle, sahte veya hatalı mirasçılık belgesine dayanılarak yapılan tescillere karşı açılan davalar, süreye bağlı olmayan bir hukukî düzeltme talebi olarak değerlendirilmelidir.
- Sonuç
Sahte veya eksik mirasçılık belgesine dayanarak yapılan tapu işlemleri, geçerli bir hukuki sebep içermediği için yolsuz tescil sayılır. Bu tür tesciller, tapuda yer alsa da mülkiyet hakkı doğurmaz.
Türk Medeni Kanunu’nun 1025. maddesi uyarınca, bu kayıtlar iptal ettirilebilir ve gerçek hak sahibi adına tescil sağlanabilir.
Yargıtay kararları da, sahte ya da hatalı veraset ilamlarına dayalı tescillerin korunamayacağını, sicile güven ilkesinin bu tür durumlarda uygulanmayacağını açıkça ortaya koymaktadır.
Bu nedenle, veraset ilamlarının düzenlenmesinde hem mahkemeler hem de tapu müdürlükleri dikkatli olmalı, belge denetimi daha sıkı yapılmalıdır.